Top Ad 728x90

, ,

Şehirlerarası Otobüs Yolculuklarının İnsanlar Üzerindeki Etkisi


Bu gün, başından bitimine kadar hasta geçirdiğim bayram tatilini bitirdim ve Yalova’dan İzmit’e döndüm. 



Daha erken yer bulamadığım içersinde 11 buçuk arabasıyla geldim. 
Gerçi bir bakıma iyi oldu zira deliler gibi yollara dökülen tatilciler varacakları yerlere ulaştıkları içersinde yollar bomboştu, ferah geldim. 
1.5 saat kadar süren otobüs yolculuğu esnasında, karşı camdan yansıyan orta ihtiyar görüntüme bakarkene yeniden firisıtayl düşüncelere daldım. 
Huyumdur, Efe Tur gibi açgözlü turizm firmalarının daha çok seyahatalabilmek için sıkıştırdıkları koltuklar sebebinden çoğunlukla hep defarahatsız geride bıraktığımız otobüs yolculuklarım esnasında, kulağımda kulaklık olmak suretiyle geçip giden yolları seyrederken bir yandan dagerçekleşir olmaz şeyleri düşünmeyi severim.

Evvel gün boyu aklımdan geride bıraktığımız, not aldığım “Buna da sitede yer vereyim la” dediğim her 10 şeyden fakat 2 adedini yazabildiğimiçersinde suçluluk işittim
Sonra bir ara geçmişe gittim. 
Bir yanı daimi geçmişte yaşam sürdüren biriyim, kendimi bildim bilelikülüstür güzel günleri özlemle anarım fakat bu gün Hekim Emmett Brown çıkıp gelse “Caner al benim Delorean’ın anahtarlarını istediğin tarihe dön” dese dönmem. 
Karakterimi şekillendiren, mevcut beni ben yapmış kimi derince acıları ne pahasına olursa olsun yeniden hayata tehlikesini göze alamam. 
Ben yanlızca güzel hatıraları hatırlayıp tebessüm etmeyi seviyorum.

Bu tür bu tür kanaat deryalarında dolaşıp konudan konuya atlarken, kulaklarım Ferhat Göçer’in seslendirdiği Yarabbim şarkısı ile şenlenir gibi oldu. 
Şenlenir gibi oldu fakat bu tür umut vaadeden, sevinçli tonlarda bir şarkının içersinde Yarabbim diye seslenen elemanın anlattıklarına kulak verince, kendisinin zaten isyanlarda olması vaziyeti bana defa enteresangeldi. 
“Modern arabesk bu olsa gerek” diye tarttım
Topluma mal olmuş meşhur arabesk sanatçılarının, soz yazarlarının dagerçekte pek öyle dinden imandan anladıkları söylenemez, hem deşarkılarının çoğunda haberleri olmadan küfre girerler. 
Bu şarkıdaki elemanın vaziyeti da pek değişik değildi. 
Kendisine “Yarabbi’nin işi kuvveti yok senin aşklarını dertlerini yazacak he mi? Git iki sayfa İslam ilmihali oku, melekleri öğren, dua etmeyi öğren…” dedikten ardından kanaat deryalarındaki kulaçlarım beni cehaletiçeriğine getirdi.

Biz kişiler harbiden cahil varlıklarız arkadaşlar
Profesörlerimizden amelelerimize kadar defa devasa bir cehalet havuzunda yüzüyoruz. 
Eline Kalaşnikof tutturulmuş maymun gibiyiz. 
Sonuçlarını hiç düşünmeden, mesuliyet almadan amaçsızca çevreye ateş edip duruyoruz. 
Hayatın her bölümünde absürt sapan sistemler kurmuş ve o sistemlerin kölesi olmuşuz. 
“Yav bu işi bu tür yapıyoruz fakat sonu nereye varacak acaba?” diye soranımız, sorgulayanımız, bir lâhza içersinde olsun bekleyipdüşünenimiz yok. 
En basitinden şu yeni kuşak orman katletme makinalarını görmüşsünüzdür, sosis doğrar gibi ağaç doğruyorlar. 
Yanlış anlamayın GreenPeace destekçisi falan değilim, hem de bu oluşumun iyi niyetine dahi kuşkuyla yaklaşırım. 
Ben yanlızca tahmin ediyorum
Bir kavak ağacının ortalama 10 senede büyüdüğü dünyada vakitte bilmem kaç adet ağaç doğrama kapasitesi olan bir canavar makinanın ne işi olduğunu sorguluyorum. 
Böyle bir makina yapabilmiş olmakla gurur duymanın ne kadar zekice olduğunu sorguluyorum. 
Koşa koşa gidilen uçuruma 100 metre kala varlıklı olmak, aşağı düşüp parçalanıncaya kadar bunun tadını sürmek ne kadar akilane olabilir? 2013seneninde insanoğlu tam anlamıyla bu yolla yaşıyor.

Birçok şey içersinde mecburuz, zira yeniden kölesi olabildiğimiz çarpık sistemlerden birisi kendimize Çin malları tüketmekten farklı tercihsunmuyor. 
Mutfaklarımızdaki ketıllardan ceplerimizdeki telefonlara, bilgisayarlarımızdan televizyonlarımıza kadar birçok tüketim ürünü defahenüz ucuza mal edilebildiği içersinde Çin’de üretiliyor. 
Bu konudan duyduğumuz en devasa rahatsızlık düşük kalifiye ürünler kullanmak mecburiyetinde bırakılmamız. 
Oysa bir birçoğumuzun beynelmilel çapta bir suça, hem de insaniyetsuçuna ortak olduğumuzdan haberimiz dahi yok. 
Sürekli yakındığımız, beğenmediğimiz hayat standartlarımızın daimiliğiiçersinde, dünyanın öbür ucundaki insanların günlük 1 Dolar’a çalışmakmecburiyetinde kaldıklarını bilmiyoruz. 
Yanlışın bir parçasıyız, biz tuşlu telefon adına dokunmatik ekranlı telefon kullanmak istediğimiz içersinde Çin’deki bir çocuk okula gitmek adınaailesinin başka bütün bireyleri gibi çalışmak mecburiyetinde kalıyor amabiz bununla alakalı en küçük bir mesuliyet hissetmeden sığır gibi yaşıyoruz. 
Çin’de imal edilen şeyler ucuz oluyor zira adamlarda nüfus defa, işgücü ucuz. 
Karın tokluğundan dahi az ücretler karşılığı çalışıyorlar, öyle ki bizim belediyelerimizden birisi tren lokomotifi gibi hayvani bişiyi dahi ta anasının nikahındaki bu ülkede ürettirip üzerine bir de oradan buraya naklettiriyor, buna karşın burada üretmekten defa henüz ucuza mal oluyor. 
Beyaz erkeğin siyahi kölelere eziyet ettiği, ailesinden kopardığı filmleriseyrederken salya sümük ağlayan kişiler olarak farkında olmamız, hephenüz çoğunu talep etmek adına hükmünde isteme erdemine ulaşmamızgerekmektedir, hepimizin.

Beyaz adamlardan ve zencilerden söz etmişkenson günlerde moda oldu,modern gibi, çağdaş gibi kişiler bundan sonra “zenci” adına “siyahi” ifadesini kullanmayı seçenek ediyorlar. 
Bu var ya bu tam manasıyla saçmalığın daniskası ve dominant kültüre duyulan özentinin vardığı nihai nokta. 
Batılı beyaz erkeğin zencileri aşağılamak, hakir görmek içersindeasırlardır kullandığı “Nigger (Nigga)” ifadesi, götü boklu demokrasi ülkesi Amerika’da nihai 30-40 senedir kullanılmıyor diye (zencilerenteresan biçimde kendisi aralarında kullanmaya devam ediyorlar o ayrı) bizim Amerikan hayranları da aynısı izden yürümek içersinde bu tür birbuluş çıkarmaya çalışıyorlar. 
Oysa bizde ne varlıklı beyaz erkek / köle siyahi kavramları var ne de bizim dilimizdeki “zenci” ifadesi “nigga” ifadesinin mevcut aşağılama, ötekileştirme mananına sahip oldu. 
Biz bu ifadeyi ilk günden ardından kara renkli kişileri açıklamak içersindekullandık, kullanmaya da devam edeceğiz.

Bu tür bu tür bir ton şey var, henüz ürünlerimizde, mağazalarımızda Türkçe ad kullanmaya yanaşmayan kompleksli, ezik taraflarımızdan bahsedecektim fakat saat 4 olmuş. 
Kısmetse ardından devam ederiz.

2 yorum:

  1. Yolculuk insan bedeninin bir şehirden diğerine giderken, ruhununda bir nevi insanın iç dünyasına yolculuk etmesidir. Siz de iç dünyanıza yolculuk yapmış içinizdekileri dışarı vurmuşsunuz , güzel bir anlatım olmuş.

    YanıtlaSil
  2. Evet, haklısınız yolculuk pek çok konuda etkiliyor insanı. Çok teşekkür ederim ziyaretiniz ve bu güzel yorum için.

    YanıtlaSil

Top Ad 728x90